Drag Arrow LeftKAYDIR Drag Arrow Right
img Solviera Teknoloji Solviera Teknoloji

Solviera Teknoloji, işletmenizin potansiyelini dijital dünyada zirveye taşır. Dijital pazarlama, SMS altyapı yazılımları ve kurumsal kaynak yönetimi alanlarındaki uzman çözümlerimizle dijital dönüşümünüzde güvenilir ortağınız olmaya hazırız.

DSP Derinlemesine Rehber: Doğru Platformu Seçme ve Optimizasyon Stratejileri

  • Blog Yazılarımız
  • Dijital Pazarlama
Blog Image

Bir pazarlama yöneticisi olarak şu senaryoyu düşünün: Elinizde özenle hazırlanmış reklamlar, ulaşmak istediğiniz net bir hedef kitle profili ve başarmak istediğiniz iddialı bir satış hedefi var. Ama bir sorun var. Hedef kitleniz tek bir yerde değil; binlerce farklı haber sitesinde, on binlerce mobil uygulamada, video platformlarında ve bloglarda dağınık bir halde geziniyor. Bu devasa dijital okyanusta, doğru balığı (kullanıcıyı), doğru zamanda, doğru yemle (reklamla) ve en önemlisi, tüm bütçenizi tek bir oltada eritmeden nasıl yakalarsınız? Bu, modern pazarlamacının en büyük kabusu olabilecek kadar karmaşık bir denklemdir. İşte bu denklemin çözümünü sunan, tüm bu karmaşayı yöneten usta kontrol paneli ve operasyonunuzun arkasındaki akıllı beyin, Talep Yönlü Platform ya da bilinen adıyla DSP (Demand-Side Platform)'dir. Bu rehber, sizi DSP kelimesini duyduğunda kafası karışan bir profesyonelden, bu güçlü silahı markasının büyümesi için nasıl kullanacağını bilen bir uzmana dönüştürmek için A'dan Z'ye tasarlandı.

DSP Tam Olarak Nedir ve Bir Reklam Ağından Farkı Nedir?

En temel tanımıyla DSP (Demand-Side Platform), reklamverenlerin ve ajansların, birden çok kaynaktan gelen dijital reklam envanterini (reklam alanlarını) tek bir merkezi arayüz üzerinden, programatik olarak satın almalarını sağlayan bir yazılım platformudur.

Bu tanımı biraz daha açalım. DSP, reklamverenin programatik ekosistemdeki "satın alma" tarafında yer alan teknoloji katmanıdır. Sizin adınıza, saniyenin binde biri hızında gerçekleşen on binlerce reklam açık artırmasına (RTB - Gerçek Zamanlı Teklif) katılır, hedef kitlenize en uygun gösterimleri bulur ve bunları sizin için satın alır.

Peki, bu kulağa eskiden bildiğimiz "Reklam Ağı (Ad Network)" gibi gelmiyor mu? Hayır, ve aradaki fark devasadır. Bu ayrımı anlamak, DSP'nin getirdiği devrimi kavramak için kritiktir.

Geleneksel Reklam Ağı (Ad Network):

Bir reklam ağı, bir grup yayıncıyla anlaşır, onların satamadığı reklam envanterlerini toplar, paketler ve reklamverenlere satar.

  • Sınırlı Envanter: Sadece kendi anlaştığı yayıncıların envanterine erişim sağlar. Farklı bir ağın envanterine ulaşmak için o ağ ile de ayrıca çalışmanız gerekir.
  • Sınırlı Veri Kullanımı: Genellikle temel hedefleme (site kategorisi gibi) seçenekleri sunar. Veri kullanımı ve hedefleme yetenekleri daha az şeffaf ve daha az gelişmiştir.
  • "Kara Kutu" Yapısı: Genellikle reklamınızın tam olarak hangi sitelerde gösterildiğini veya ne kadar ödediğinizi detaylı olarak göremezsiniz. Fiyatlandırma ve performans verileri paketlenmiş olarak sunulur.
  • Manuel Süreç: Kampanya yönetimi ve optimizasyonu daha çok ağ yöneticileri tarafından manuel olarak yapılır.

DSP (Demand-Side Platform):

Bir DSP ise, tek bir reklam ağına değil, tüm programatik ekosisteme açılan bir kapıdır. SSP'ler (Arz Yönlü Platformlar) ve Ad Exchange'ler (Reklam Borsaları) aracılığıyla binlerce reklam ağına ve milyonlarca yayıncıya aynı anda erişir.

  • Evrensel Ölçek: Tek bir arayüzden, internetteki programatik olarak satılan neredeyse tüm envantere ulaşma imkanı sunar.
  • Derinlemesine Veri Kullanımı: Kendi birinci parti verinizi, üçüncü parti veri segmentlerini ve platformun gelişmiş hedefleme yeteneklerini kullanarak kullanıcı bazında granüler hedefleme yapmanızı sağlar.
  • Tam Kontrol ve Şeffaflık: Hangi gösterim için ne kadar teklif verdiğinizi, reklamınızın hangi sitede, hangi kullanıcıya gösterildiğini ve bunun performansını en ince ayrıntısına kadar (log-level data) görmenizi sağlar.
  • Gerçek Zamanlı Otomasyon: Teklif verme, hedefleme ve optimizasyon süreçleri, sizin belirlediğiniz kurallar ve hedefler doğrultusunda algoritmalar tarafından gerçek zamanlı olarak yönetilir.

Kısacası, bir reklam ağı size bir balık havuzu sunarken, bir DSP size tüm okyanusa açılan bir teknoloji ve kontrol paneli sunar.

Bir DSP'nin Anatomisi: Çekirdek Fonksiyonları ve Yetenekleri

Bir DSP'yi güçlü kılan, içinde barındırdığı birbiriyle entegre çalışan modüllerdir. Modern bir DSP'nin temel işlevlerini bir cerrah hassasiyetiyle inceleyelim.

  1. Kampanya Yönetim Arayüzü: Operasyon Merkeziniz
    DSP'ye ilk giriş yaptığınızda sizi karşılayan ekran, operasyon merkezinizdir. Burası, tüm reklam satın alma faaliyetlerinizi planladığınız, yürüttüğünüz ve izlediğiniz yerdir. Her DSP'nin arayüzü farklılık gösterse de, temel yapı genellikle hiyerarşiktir:
    • Kampanya (Campaign): Hiyerarşinin en üst seviyesidir. Genellikle tek bir ana hedefe (örneğin, "Yaz Koleksiyonu Lansmanı") veya bütçeye hizmet eder. Kampanya düzeyinde toplam bütçe, başlangıç-bitiş tarihleri gibi genel ayarlar yapılır.
    • Reklam Grubu / Satın Alma Emri (Ad Group / Insertion Order / Line Item): Kampanyanın altında yer alır ve daha spesifik bir stratejiyi hedefler. Örneğin, "Yaz Koleksiyonu" kampanyası altında "İstanbul'daki Kadınlara Yönelik Görüntülü Reklamlar" ve "Türkiye Geneli Video Reklamları" gibi farklı reklam grupları oluşturabilirsiniz. Bütçenin bir kısmı, hedefleme kriterleri, teklif stratejisi ve sıklık sınırlaması gibi ayarlar bu düzeyde yapılır.
    • Kreatif (Creative): Hiyerarşinin en alt birimidir. Bunlar, kullanıcının gördüğü gerçek reklamlardır (banner'lar, videolar, metinler). Bir reklam grubuna birden fazla kreatif ekleyerek hangisinin daha iyi performans gösterdiğini test edebilirsiniz (A/B testi).
    Bu yapı, en karmaşık medya planlarını bile düzenli ve yönetilebilir bir şekilde uygulamanıza olanak tanır.
  2. Kapsamlı Kitle Hedefleme Seçenekleri: Doğru Kişiyi Bulma Sanatı
    Bir DSP'nin asıl gücü, kime reklam göstereceğinizi belirlemenizi sağlayan hedefleme yeteneklerinde yatar. Bu, sadece "kadınlara" veya "erkeklere" reklam göstermekten çok daha ötesidir.

    Temel Hedefleme Yöntemleri:

    • Demografik Hedefleme: Yaş, cinsiyet, eğitim durumu, hane geliri gibi temel bilgilere göre hedefleme.
    • Coğrafi Hedefleme: Ülke, şehir, posta kodu ve hatta belirli bir adresin etrafındaki bir yarıçap (geofencing) gibi konuma dayalı hedefleme.
    • Cihaz ve Bağlantı Hedeflemesi: Kullanıcının kullandığı cihaza (mobil, masaüstü, tablet), işletim sistemine (iOS, Android) veya bağlantı türüne (Wi-Fi, 4G) göre hedefleme.
    • Bağlamsal Hedefleme (Contextual): Kullanıcının kimliğine değil, o an görüntülediği içeriğin konusuna odaklanır. Örneğin, bir "finans haberleri" sayfasında gezinen kullanıcıya yatırım uygulaması reklamı göstermek.

    İleri Düzey ve En Güçlü Hedefleme Stratejileri:

    • Davranışsal Hedefleme (Behavioral): Kullanıcının geçmişteki online davranışlarına (ziyaret ettiği siteler, yaptığı aramalar, tıkladığı içerikler) dayalı olarak ilgi alanlarını ve satın alma niyetini tespit etmektir. Bu genellikle üçüncü parti veri segmentleri aracılığıyla yapılır (örneğin, "otomobil meraklıları").
    • Yeniden Pazarlama (Retargeting): Bu, bir DSP'nin en kârlı özelliklerinden biridir. Web sitenizi veya uygulamanızı daha önce ziyaret etmiş kullanıcılara, internetin başka yerlerinde gezinirken tekrar reklamlarınızı göstermenizi sağlar. Bu, markanızı akılda tutar ve kararsız müşterileri geri döndürür.

      E-ticaret Senaryosu: Bir moda markası, DSP'sini kullanarak şöyle bir retargeting listesi oluşturabilir: "Son 7 gün içinde 'ayakkabı' kategorisini ziyaret etmiş, sepetine ürün eklemiş ancak satın alma işlemini tamamlamamış tüm kullanıcılar." Bu yüksek niyetli kitleye, "Sepetinizdeki Ürünler Sizi Bekliyor! %10 İndirimle Tamamlayın" gibi özel bir mesajla tekrar ulaşmak, dönüşüm oranlarını dramatik bir şekilde artırabilir.

    • Benzer Kitle Modellemesi (Lookalike Modeling): Bu, birinci parti verinizin (kendi müşteri verinizin) gücünü kullanarak yepyeni müşteriler bulma sanatıdır. Süreç şöyledir: En değerli müşterilerinizin (örneğin, en çok harcama yapan veya en sık alışveriş yapanlar) bir listesini oluşturursunuz. Bu listeyi anonimleştirilmiş bir şekilde DSP'ye yüklersiniz. DSP'nin yapay zekası, bu "çekirdek kitle"nin on binlerce ortak davranışsal ve demografik özelliğini analiz eder. Ardından, programatik ekosistemde bu profille eşleşen milyonlarca yeni kullanıcı bulur.

      SaaS Şirketi Senaryosu: Bir B2B yazılım şirketi, CRM sisteminden "son 1 yıl içinde demo talebinde bulunup müşteri olan" şirketlerin bir listesini çıkarır. Bu listeyi DSP'ye yükleyerek bir benzer kitle oluşturmasını ister. DSP, bu "ideal müşteri profiline" benzeyen, daha önce markayla hiç etkileşime girmemiş yeni potansiyel müşterileri bularak onlara "Verimliliğinizi Artırın" temalı reklamlar göstermeye başlar. Bu, soğuk bir kitleye ulaşmanın en akıllı yoludur.

  3. Teklif (Bidding) Algoritmaları ve Stratejileri: Ne Zaman, Ne Kadar Ödemeli?
    Her bir reklam gösterimi bir açık artırmadır ve DSP'niz sizin adınıza saniyeler içinde teklif verir. Peki, bir gösterimin ne kadar değerli olduğuna nasıl karar verir? İşte burada teklif stratejileri devreye girer.
    • Manuel Teklif (Manual Bidding): Her bir reklam gösterimi için maksimum ne kadar ödemek istediğinizi (örneğin, bin gösterim başına maksimum 5 TL - CPM) siz belirlersiniz. Tam kontrol sağlar ancak sürekli optimizasyon gerektirir ve ölçeklendirmesi zordur.
    • Otomatik Teklif (Automated Bidding): DSP'nin algoritmasının, belirlediğiniz hedefe ulaşmak için teklifleri otomatik olarak ayarlamasına izin verirsiniz. Bu, en yaygın ve verimli yöntemdir.
    • Hedef EBM (tCPA - Target Cost Per Acquisition): Algoritmaya, "her bir müşteri kazanımı (dönüşüm) için ortalama olarak X TL ödemek istiyorum" dersiniz. Algoritma, dönüşüm olasılığı yüksek kullanıcılara daha yüksek, düşük kullanıcılara daha düşük teklif vererek bu ortalamayı tutturmaya çalışır.
    • Hedef ROAS (tROAS - Target Return On Ad Spend): "Reklam harcamalarımın her 1 TL'si için Y TL gelir elde etmek istiyorum" dersiniz. Bu, e-ticaret siteleri için çok güçlü bir stratejidir ve DSP'nin gelir odaklı optimizasyon yapmasını sağlar.
    • Tıklamaları En Üst Düzeye Çıkar (Maximize Clicks): Belirli bir bütçe dahilinde mümkün olan en fazla tıklamayı almayı hedefler. Web sitesine trafik çekmek için idealdir.
    • Görüntülemeleri En Üst Düzeye Çıkar (Maximize Viewability): Video kampanyalarında veya marka bilinirliği hedeflerinde, reklamın mümkün olan en yüksek oranda "görülebilir" (ekranın en az %50'sinin en az 1-2 saniye görünmesi) olmasını hedefler.
    Doğru stratejiyi seçmek, kampanyanızın hedefine bağlıdır. Dönüşüm odaklı bir e-ticaret kampanyası için tCPA veya tROAS idealken, bir ürün lansmanının ilk aşamasında marka bilinirliği için Görüntülemeleri En Üst Düzeye Çıkar stratejisi daha uygun olabilir.
  4. Raporlama ve Analitik: Veriden Anlam Yaratmak
    Bir DSP'nin güzelliği, size sağladığı veri zenginliğidir. Ancak veri, doğru okunmadığında sadece bir gürültüdür. Bir DSP paneli size şunları sunar:
    • Temel Performans Metrikleri: Gösterim (Impression), Tıklama (Click), Tıklama Oranı (CTR), Dönüşüm (Conversion), Edinme Başına Maliyet (CPA).
    • İleri Düzey Metrikler: Görüntülenebilirlik Oranı (Viewability Rate), Video İzlenme Oranları (%25, %50, %75, %100 tamamlanma), Ulaşılan Tekil Kullanıcı Sayısı (Unique Reach), Sıklık (Frequency).
    Bu verileri okumak ve aksiyon almak optimizasyonun temelidir. Örneğin:

    Senaryo 1: Bir reklam grubunun CTR'ı çok düşükse, bu, kreatifinizin hedef kitleyle rezonansa girmediği veya teklifinizin yeterince rekabetçi olmadığı anlamına gelebilir. Kreatifi değiştirmeyi veya teklifi artırmayı deneyebilirsiniz.

    Senaryo 2: Bir yayıncının (web sitesinin) size çok fazla gösterim sağladığını ancak hiç dönüşüm getirmediğini fark ederseniz, o yayıncıyı kara listeye (blacklist) alarak bütçenizin boşa harcanmasını önleyebilirsiniz.

    Senaryo 3: Bir kampanyanın sıklık (frequency) metriğinin çok yüksek olduğunu (aynı kullanıcıya reklamın çok fazla gösterildiğini) görürseniz, bu reklam yorgunluğuna yol açabilir. Sıklık sınırlaması (frequency capping) ayarını düşürerek yeni kullanıcılara ulaşmaya odaklanabilirsiniz.

    Bu sürekli analiz ve ince ayar döngüsü, programatik başarının anahtarıdır.

Piyasanın Devleri: Önde Gelen DSP Platformlarının Karşılaştırması

Piyasada çok sayıda DSP bulunmaktadır ancak birkaçı pazarın büyük bir bölümünü domine etmektedir. İşte en büyük oyunculardan bazıları ve özellikleri:

  • Google Display & Video 360 (DV360):
    Güçlü Yönleri: Google'ın devasa ekosistemiyle (Google Analytics, Google Ads, YouTube, Google Cloud) kusursuz bir şekilde entegre çalışır. Özellikle YouTube envanterine erişim ve Google'ın kitle verilerini kullanma konusunda rakipsizdir. Google'ın arama verilerinden beslenen "özel niyet kitleleri" (custom intent audiences) gibi güçlü hedefleme seçenekleri sunar.
    İdeal Kullanım Alanı: Halihazırda Google ekosistemini yoğun bir şekilde kullanan, özellikle video ve YouTube reklamcılığına büyük önem veren büyük ölçekli reklamverenler ve ajanslar için standart haline gelmiştir.
  • The Trade Desk (TTD):
    Güçlü Yönleri: Bağımsız bir DSP olmanın avantajını kullanır. Google veya Amazon gibi kendi "duvarlarla çevrili bahçeleri" (walled gardens) olmadığı için daha objektif ve şeffaf bir platform olarak kabul edilir. Özellikle Gelişmiş TV (Connected TV - CTV) ve ses (dijital radyo, podcast) reklamcılığı alanlarında çok güçlüdür. Veri ortaklıkları ve şeffaflık konusunda sektöre liderlik eder.
    İdeal Kullanım Alanı: Kanallar arası (omnichannel) bir strateji izleyen, özellikle CTV ve dijital ses gibi yeni nesil kanallara yatırım yapan ve veri şeffaflığına önem veren reklamverenler için mükemmel bir seçimdir.
  • Amazon DSP:
    Güçlü Yönleri: En büyük ve en eşsiz gücü, Amazon'un devasa birinci parti e-ticaret verisine erişimidir. Kullanıcıların Amazon'da ne aradığına, neye baktığına ve ne satın aldığına dayalı olarak benzersiz hedefleme yetenekleri sunar. Sadece Amazon.com üzerinde değil, web'in geri kalanında da bu veriyi kullanarak reklam göstermenizi sağlar.
    İdeal Kullanım Alanı: Ürünlerini Amazon'da satan veya satmayan tüm e-ticaret markaları için paha biçilmezdir. Satın alma niyetinin en tepede olduğu kitlelere ulaşmak isteyen herkes için güçlü bir araçtır.
  • Xandr (Microsoft Advertising'in bir parçası):
    Güçlü Yönleri: Eskiden AppNexus olarak bilinen Xandr, köklü bir teknolojiye sahiptir ve özellikle büyük yayıncılar ve ajanslar tarafından güçlü altyapısı için tercih edilir. Microsoft tarafından satın alınmasıyla birlikte, Microsoft'un verilerine (Bing, LinkedIn vb.) erişim potansiyeli taşımaktadır. Güçlü ve esnek bir platformdur.
    İdeal Kullanım Alanı: Kendi özel algoritmalarını veya veri setlerini platforma entegre etmek isteyen, teknik kapasitesi yüksek, sofistike reklamverenler ve ajanslar için uygundur.

İşletmeniz İçin Doğru DSP'yi Seçme Kılavuzu

Doğru DSP'yi seçmek, evlenmek gibidir; uzun vadeli bir ortaklıktır ve doğru kararı vermek kritiktir. Bir DSP'yi değerlendirirken sormanız gereken sorular şunlardır:

  1. Kanal Desteği ve Envanter Kalitesi:
    Hangi kanallarda reklam yapmak istiyorsunuz? Sadece görüntülü (display) ve video mu, yoksa Gelişmiş TV (CTV), dijital ses, native veya dijital outdoor (DOOH) gibi kanallar da stratejinizin bir parçası mı?
    DSP'nin hangi Ad Exchange ve SSP'lere bağlı olduğunu sorun. Envanterin kalitesini nasıl sağladıklarını (reklam sahtekarlığı ve marka güvenliği önlemleri) öğrenin.
  2. Veri ve Hedefleme Yetenekleri:
    Kendi birinci parti verinizi (CRM, web sitesi verileri) platforma kolayca entegre edebiliyor musunuz?
    Hangi üçüncü parti veri sağlayıcılarıyla (DMP'ler) entegrasyonları var?
    Lookalike modelleme ve retargeting yetenekleri ne kadar gelişmiş?
  3. Şeffaflık Seviyesi:
    Medya Maliyeti Şeffaflığı: Ödediğiniz her kuruşun nereye gittiğini (teknoloji ücreti, veri maliyeti, medya maliyeti) net bir şekilde görebiliyor musunuz?
    Veri Şeffaflığı: Reklamlarınızın yayınlandığı URL'lerin tam listesini (log-level data) size sağlıyorlar mı? Bu, optimizasyon için hayati önem taşır.
  4. Fiyatlandırma Modeli:
    Harcama Yüzdesi (% of Spend): En yaygın modeldir. Toplam medya harcamanızın belirli bir yüzdesini (genellikle %10-20) platform ücreti olarak alırlar.
    Sabit CPM (Fixed CPM): Satın aldığınız her bin gösterim için sabit bir teknoloji ücreti ödersiniz.
    Platformun minimum harcama taahhüdü var mı?
  5. Teknik Destek ve Eğitim:
    Platformu kullanırken size yardımcı olacak bir hesap yöneticisi veya destek ekibi var mı? Destek ekibinin yanıt süresi ve kalitesi nasıl?
    Platformu etkin bir şekilde kullanmanız için size eğitim materyalleri veya seansları sunuyorlar mı?

Bu soruları sormak, sadece bir teknoloji değil, iş hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olacak doğru ortağı seçmenizi sağlayacaktır.

İleri Düzey DSP Optimizasyon Taktikleri

Temelleri öğrendikten sonra, DSP'nizi bir sonraki seviyeye taşıyacak bazı profesyonel taktikler:

  • Dinamik Kreatif Optimizasyonu (DCO): Her bir kullanıcıya, onun verilerine (konum, hava durumu, geçmiş davranışları) göre özelleştirilmiş reklamlar gösterme teknolojisidir. Örneğin, bir seyahat sitesi, İstanbul'daki bir kullanıcıya "Bu Hafta Sonu Kaçamağı: Kapadokya Uçuşları" reklamını gösterirken, aynı anda İzmir'deki bir kullanıcıya "Çeşme Otellerinde Yaz Fırsatları" reklamını otomatik olarak gösterebilir. DCO, alaka düzeyini ve performansı tavan yaptırır.
  • Sıklık Sınırlaması (Frequency Capping): Bir kullanıcının reklamınızı belirli bir zaman diliminde (örneğin, 24 saatte 3 defadan fazla) görmesini engeller. Bu, hem bütçenizi verimli kullanmanızı sağlar hem de kullanıcıların reklamlarınızdan bıkmasını (ad fatigue) önler.
  • Sıralı Mesajlaşma (Sequential Messaging): Tek bir mesajı tekrar tekrar göstermek yerine, bir kullanıcıya belirli bir sırayla farklı reklamlar göstererek bir hikaye anlatmaktır.

    Otomobil Lansmanı Senaryosu:

    1. Adım 1 (Farkındalık): Geniş bir kitleye, yeni modelin heyecan verici bir videosu gösterilir.
    2. Adım 2 (Değerlendirme): Videonun en az %50'sini izleyen kullanıcılara, arabanın teknolojik özelliklerini vurgulayan bir banner reklamı gösterilir.
    3. Adım 3 (Eylem): Banner'a tıklayıp web sitesini ziyaret eden kullanıcılara, "En Yakın Bayiden Test Sürüşü Alın" çağrısı yapan bir reklam gösterilir.

Bu ileri düzey taktiklerin uygulanması, platformun teknik bilgisi kadar, pazar dinamiklerini ve tüketici psikolojisini anlayan bir stratejik akıl da gerektirir. İşte bu noktada Solviera Dijital'in sunduğu profesyonel hizmetler devreye girer; uzman ekibimiz, en karmaşık DSP platformlarında bile markanız için en yüksek yatırım getirisini (ROI) sağlayacak kampanyaları tasarlar ve yönetir.

Sonuç

DSP, modern bir reklamverenin cephaneliğindeki en güçlü, en akıllı ve en vazgeçilmez silahtır. O, binlerce parçadan oluşan programatik bulmacayı bir araya getiren, veriyi eyleme dönüştüren ve reklam bütçenizin her kuruşunun hesabını veren bir operasyon merkezidir. Başarıya giden yol, sadece teknolojik olarak güçlü bir platform seçmekten değil, aynı zamanda o platformu besleyecek doğru veri stratejisini kurmaktan, sürekli test edip optimize etmekten ve hedef kitlenizin dilinden konuşan yaratıcı mesajlar oluşturmaktan geçer. DSP'yi bir "gider kalemi" olarak değil, büyümenizi ateşleyen bir "yatırım motoru" olarak gördüğünüzde, onun gerçek potansiyelini ortaya çıkarabilirsiniz.

Programatik Reklamcılık Bilginizi Derinleştirin

Bu makalede reklamverenin dünyasına ve satın alma teknolojisine odaklandık. Programatik ekosistemin bütününü kavramak için diğer önemli parçaları da anlamak kritik öneme sahiptir.

Sıkça Sorulan Sorular

Hayır. Birçok önde gelen DSP, "self-servis" (kendi kendine yönetim) modelleri sunar. Bu, markaların veya küçük ajansların doğrudan platformu kullanarak kendi kampanyalarını yönetmelerine olanak tanır. Ancak, platformların karmaşıklığı ve gereken uzmanlık seviyesi nedeniyle birçok şirket, DSP yönetimini uzman bir ajansa veya "trading desk"e dış kaynak olarak vermeyi tercih eder.

Geleneksel olarak evet, çünkü birçok DSP'nin aylık minimum harcama taahhütleri vardı. Ancak pazar geliştikçe, daha esnek ve daha düşük giriş seviyeleri sunan platformlar ortaya çıkmıştır. Yine de, bir DSP'nin gerçek gücünden yararlanmak ve anlamlı veriler elde etmek için genellikle aylık olarak on binlerce liralık bir medya bütçesi tavsiye edilir.

Modern DSP'ler çok çeşitli formatları destekler. En yaygın olanları standart görüntülü reklamlar (JPG, PNG, GIF, HTML5) ve videodur (in-stream, out-stream). Bunların yanı sıra, içeriğe doğal olarak uyum sağlayan native reklamlar, Spotify veya podcast'lerdeki ses reklamları (audio) ve hatta dijital billboard'lar gibi dış mekan reklamları (DOOH) da birçok DSP üzerinden satın alınabilir.

Bu, DSP'lerin en çok odaklandığı konulardan biridir. DSP'ler, reklamlarınızın şiddet, nefret söylemi veya yasa dışı içerik gibi markanıza zarar verebilecek web sayfalarında görünmesini engellemek için çeşitli araçlar sunar. Bunlar arasında kategori bazlı engelleme, anahtar kelime kara listeleri oluşturma ve Integral Ad Science (IAS) veya DoubleVerify gibi üçüncü parti marka güvenliği ortaklarıyla entegrasyonlar bulunur.

İlk adım, hedeflerinizi netleştirmektir. Ne başarmak istiyorsunuz? Marka bilinirliği mi, web sitesi trafiği mi, potansiyel müşteri yaratma mı, yoksa doğrudan online satış mı? Hedeflerinizi belirledikten sonra, bu hedeflere en uygun kitle segmentlerini tanımlamanız gerekir. Elinizdeki birinci parti verileri (müşteri listeleri, web sitesi ziyaretçileri) analiz etmek, başlamak için en iyi yerdir. Bu temel stratejiye sahip olduktan sonra, bir DSP platformu seçme ve kampanyanızı kurma sürecine geçebilirsiniz.

İşletmenizi Bir Sonraki Seviyeye Taşımaya Hazır Mısınız?

Solviera'nın bütünsel teknoloji çözümleri hakkında daha fazla bilgi almak ve işletmenize özel bir analiz için proje danışmanlarımızla bugün iletişime geçin!

Hemen İletişime Geçin